|
|
|
|
|
|
|
Herkes Dilediği yorumu yazmakta özgürdür....
TATAR: REEL FAZİLERİN DE GÜNCELLENMESİ GEREKİR
G@@D-L!FE tarih 30.06.2011, 01:41 (UTC) | | | İlk olarak Türkiye İş Bankası Lefkoşa Şubesi'ni ziyaret eden Bakan Tatar, göreve geldiği günden bu yana faiz oranlarının aşağı çekilmesi yönünde yaptığı çağrının yerine gelmesinden memnun....
Kredi faizleri düşüyor. Kredi faizleri konusunda bankalara ziyaret başlatan Maliye Bakanı Ersin Tatar, faiz oranlarında düşüş yaşandığını söyledi, ancak reel faizlerin güncellenmesi gerektiğine vurguı yaptı. Maliye Bakanı Ersin Tatar, kredi faizleri konusunda bankalara ziyaret başlattı.
İlk olarak Türkiye İş Bankası Lefkoşa Şubesi’ni ziyaret eden Bakan Tatar, göreve geldiği günden bu yana faiz oranlarının aşağı çekilmesi yönünde yaptığı çağrının yerine gelmesinden memnun.
BRTK'nun haberine göre, Tatar, ülke ekonomisi için faiz oranlarının düşmesi son derece önemlidir şeklinde konuştu.
Bakan Tatar, yüksek reel faizlerin de güncellenmesi gerektiği görüşünde.
Tatar, “Yüksek reel faizler tepki doğurmakta ve büyük sıkıntılara yol açmaktadır. Mahkeme aşamasında da eski faiz oranlarının güncelleştirilmesi gerekmektedir. Faizler düşmekte ancak, reel faizlerin güncelleşmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
| | | |
|
ÜSTEL: KKTC TURİZM PAZARINI AYAKTA TUTAN TÜRKİYE VE İNGİLTERE PAZARI
G@@D-L!FE tarih 30.06.2011, 01:40 (UTC) | | | Turizm, Çevre ve Kültür Bakanı Ünal Üstel, İngiltere pazarına yönelik alınacak tedbirleri belirlemek amacıyla Londra'daki temaslarını sürdürüyor...
Turizm, Çevre ve Kültür Bakanı Ünal Üstel, İngiltere pazarına yönelik alınacak tedbirleri belirlemek amacıyla Londra’daki temaslarını sürdürüyor. Bakan Üstel, Kuzey Kıbrıs’ın İngiltere’deki tanıtım faaliyetlerini Bakanlık koordinasyonunda yürüten profesyonel tanıtım şirketinin yetkilileriyle görüştü.
Üstel, İngiltere’de yaşayan Kıbrıslı Türklerin KKTC’ye çekilmesi amacıyla yürütülen tanıtım faaliyetlerinde işbirliği yapılan Londra Türk Radyosu, Londra Gazetesi ve Olay Gazetesi’nin de aralarında bulunduğu basın yayın kuruluşlarını da ziyaret etti.
BRTK’nun haberine göre, yürütülen ve yapılması planlanan faaliyetler hakkında bilgi alan Üstel, hedeflenen kitlenin devam eden faaliyetlere olumlu tepki verdiğini ve tanıtımların artarak süreceğini belirtti.
İngiltere’deki temasları hakkında bilgi veren Üstel, Hollanda, Belçika, Azerbaycan, İran ve Polonya gibi yeni pazarlar açarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti turizminin herhangi bir pazarda yaşanan negatif gelişmelere karşı duyarlılığını azalttıklarını açıkladı.
Üstel, KKTC turizmini yıllarca ayakta tutan iki pazarın Türkiye ve İngiltere olduğunu kaydederek, KKTC turizmini yarattıkları alternatif pazarlarla güçlendirdiklerini söyledi.
Yeni pazarlar açmış olsalar da İngiltere pazarının KKTC’nin hali hazırda ikinci büyük pazarı konumunda olduğunu belirten Üstel, bu pazarın önemine dikkati çekti.
Londra’da, İngiltere pazarından paket satın alan turist sayısını artırmak hedefiyle tüm tur operatörlerinin katılacağı bir toplantı yapacaklarını kaydeden Üstel, bu toplantıda 2011’de oluşan riskler analiz edilirken, 2012 yılında İngiltere pazarını büyütmek için hangi stratejilerin uygulanacağı ve nasıl bir pazarlama yöntemi izleneceği konusunda Bakanlık ile tur operatörleri arasında fikir birliği aranacağını belirtti.
| | | |
|
YUNANLILAR BANKA HESAPLARINI BOŞALTARAK GÜNEY KIBRIS'A 8 MİLYAR EURO AKTARDI
G@@D-L!FE tarih 30.06.2011, 01:38 (UTC) | | | Yunan mevduat sahiplerinin, 2010'da Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki bankalara 8 milyar euro aktardığı tahmin ediliyor. Ancak Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki bankaların Yunan krizinden etkileneceği yönündeki korkular nedeniyle, para akışının bu yıl hız kestiği belirtildi...
Yunanistan’da halk, ülkenin olası iflasına karşı bankalardaki mevduat hesaplarını boşaltıp, altına hücum ediyor.
Ülkede altın satışında, kendini güvence altına almak isteyenler bankalardaki paralarını çekip, altın almak için yarışa girmiş durumda.
Atina hükümetinin “ülkeyi kurtarma” sözü vermesine karşı, halk Başbakan Yorgo Papandreu’nun sözlerine güvenmiş gibi görünmüyor. Bütün bunlara rağmen, parlamento Salı gecesi gerçekleşen oylama güven oyu almayı başardı.
Yunanistan merkezli değerli metal işlemcisi Sepheriades şirketinin analistlerinden Harry Krinakis, “Küresel kriz patlak verdiğinde, Yunan halkına altın satışına aracılık etmeye başlamıştık. Şimdiki talep, o zamanın beş katı” diye konuştu.
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI ZAMANLARI GİBİ
Yunanistan’da yaşayan bilgisayar teknisyeni Tomas da, elindeki euroları altına çevirdiğini belirtti ve “Büyük ninemin İkinci Dünya Savaşı’nda yaptığı gibi, altınları evimde saklıyorum” dedi.
Ülkede, 2011’in ilk çeyreğinde bankalardan çekilen paranın tutarı 1.5 ile 2 milyar euro arasına denk geldi.
Yunanistan Merkez Bankasına göre geçen yıl, mevduat hesabı sahipleri, ülkedeki toplam hesabım yüzde 12.3’üne denk gelen bir oranda, 30 milyar euro çekti bankalardan.
Yunan mevduat sahiplerinin, 2010’da Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki bankalara 8 milyar euro aktardığı tahmin ediliyor. Ancak Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki bankaların Yunan krizinden etkileneceği yönündeki korkular nedeniyle, para akışının bu yıl hız kestiği belirtildi.
Süpermarket yöneticisi olan Andreas isimli bir vatandaş ise, bu yılın başında bütün aile varlıklarını Münih’teki bir hesaba aktardığını söyledi. Andreas, “İsviçre bankaları, elinizde yüz binlerce euronuz yoksa, sizinle ilgilenmiyor” diye konuştu.
| | | |
|
Ps3 vs Wii
Müdür tarih 07.09.2010, 09:00 (UTC) | | | Bu konuda kendim yazmak istiyorum arkadaşlar.Öncelikle Ps3 ün internet özelliği ve yüksek çözünürlüğü vardır.Ama kötü yanlaından biri ise oyunlarının çok pahalı olmasıdır.
Wii en son gelişmiş teknolojiyle donatılmış şahane bir yapıttır.Her yaşa uygun olarak oyunları olup herkesi memnun eden bir oyun cihazıdır...
Şimdi gelelim asıl sorumuza Ps3 mü Wii mi?
bu konuda yorumlarınızı bekliyoruz
Ben Wii diyorum..... | | | |
|
(PC) StarCraft II
Müdür tarih 01.09.2010, 17:50 (UTC) | | | Herhalde çok az oyun StarCraft II: Wings of Liberty (SC2) gibi uzun zamandır heyecanla beklenmiştir. Ne de olsa 11 yıldan bahsediyoruz. Az buz bir süre değil ve bu zaman zarfı içinde popülerliğini asla yitirmemiş ve hatta gün geçtikçe katlamış efsanevi bir strateji oyunu SC. Bunca zaman strateji türünde en yakın rakibi Command & Conquer birçok ardılını çıkarmışken tek başına ayakta durdu SC evreni. Grafikleri eskidi bahanelerinden yıpranmadan, oyuncular tarafından oynandı durdu. Öte yandan da ikincisini beklemeye başladık. Uzun bir bekleme oldu; çünkü finans gücü çok kuvvetli ve güçlü bir isim olan Blizzard, oyunu tamamen hazır olduğunu düşünene kadar piyasaya sunmayacak gibiydi.
Bu konuda da haklıydı; çünkü Blizzard’ın piyasaya sunduğu en son oyun 2004’te çıkan World of Warcraft idi. (WoW’un ek paketlerini tamamen bu ligin dışında tutuyorum; çünkü bunlar grafik açısından ilk oyuna ayak uydururken tek gördüğümüz farklılık Blizzard’ın müşteri hizmetlerini ve ara yüzü nasıl geliştirdiği oldu.) Yani altı yıl sonra Blizzard kendisini ne derece değiştirdiğini, geliştirdiğini çoğumuzun göz nuru SC’ın ikinci oyununda gösterecekti. SC2 tecrübesi sadece yeni bir oyun değil, firmanın gücünün göstergesi de olacaktı. Şunu hemen belirteyim ki bu bir strateji rehberi olmayacak. (Onu sonra, oyunda ustalaştıktan sonra yazmak istiyorum.) Oyunun hikayesinin nerelere vardığını da anlatmayacağım. Bunun yerine SC2’de ne gibi farklılıklar var ve ne derece başarılı olmuş, ona bakacağız.Korkmayın! Hikaye hakkında bir şey söylemeyeceğim. Fakat herkesin de bildiği üzere Jim Raynor’ı yönetiyoruz. Oyunun hikayesi ile “campaign” halindeki uyum ciddi şekilde etkileyici. Çünkü SC2 artık bir bölüm oynadığınız, ardından belki kısa bir demo izleyip hemen ikinci göreve geçtiğiniz bir oyun olmaktan çıkmış. Oyuna resmen çok hafif şekilde RPG tozu serpilmiş. Bir bölüm bittikten sonra oturup haberleri izleyebilir, silah arkadaşlarınızla konuşabilir, bulunduğunuz mekana (Bar, geminizin komuta odası, araştırma bölümü...) görevlerde kazandığınız başarılarınız sayesinde eklenen eşyaları inceleyebiliyorsunuz; hatta öyle anlar geliyor ki oyun size seçim yapma hakkı sunuyor ve burada aldığınız kararlar hikayeyi derinden olmasa da alt dallarında ufak değişiklikler yaratacak şekilde değiştirebiliyor.
Campaign’de oluşturulan bu hava, oyuncunun oyunun hikayesine, dolayısıyla oyuna girip onun bir parçasıymış gibi hissetmesine neden oluyor. Jim’in Kerrigan’a olan hisleri, eski ve yeni karakterlerle çok zorlu zamanlarda yeniden karşılaşmak ve hatta bazılarını safınıza katmak gerçekten ilginç. Karakterlerin birbirleri hakkında görüşlerini size sunması, bazılarının birbirlerini sevmemeleri, güvenmemeleri ve bunları açıkça söylemeleri soğuk bıçağı her an sırtınızda hissetmenize ve “Acaba biri bana ihanet mi edecek?” diye düşünmenize neden oluyor. Her görevden sonra geminin içinde dolaşmaksa gayet zevkli... Gerçek zamanlı bir strateji oyununa çok ufak dozda RPG öğelerini çaktırmadan yedirmek çok başarılı olmuş. Blizzard, oyuncuyu hikayeye nasıl bağlayacağını iyi çözmüş.
| | | |
|
|
|
Bugün 18071 ziyaretçi (35580 klik) daha bizlerle birlikteydi
|
|
|
